Leyla Hanım, soyu paşalara dayanan bir aileden gelen ve bosnalı bir ailenin yasak aşktan doğan kızı. Türk bir anne ve İngiliz bir babadan yasak aşkla doğan bir asilzade kızı. Evinin haksız yollarla elinden alınmasıyla sokak ortasında öylece kalan bir hanımefendi Leyla. Hikayesi böyle başlar "Leyla'nın Evi"nin. Bu savaşta öteki taraf o kadar haince planlar yapmıştır ki, akli dengesinin bozuk olduğuna dair rapor alıp, yetkilerinin başkasına devredilmesine kadar dayanan bir süreci oluşturup Leyla'nın evini kolayca almıştır. Bundan sonraki süreci izlemek isteyenlere bırakmak gerekiyor herhalde.
"Leyla'nın Evi"ni izlediğimde o kadar hayran kaldım ki. Oyuncular, oyuncuların birbiriyle olan iletişimi. Olayların akıcılığı, yürek burkuculuğu, inandırıcılığı, mutluluğu herşeyiyle bir bütün olarak sergilenmişti. Tiyatroya gitmeden kitabını okumamak bana ayrı bir ağır gelmişti ve bu durum cidden beni üzmüştü. Keşke okusaydım dediğim kitaplar arasında kalacağı kesin ve kitap arşivimde her zaman yeri olacak ve değeri çok büyük olacak bir kitap. Tiyatro'ya başlamadan önce sizi karşılayan Zülfü Livaneli şarkıları sizi alıp İstanbul'da bir yere bırakıyor ve oradan İstanbul'u izliyorsunuz.Ben müziği dinlediğimde beşiktaş sahilinde hissettim kendimi. Oradan giden gemilere uçan kuşlara bakıyordum sanki. Bu duyguların hiç bir abartsının olmadığını söylemem gerek çünkü bunu izlemiş ve izleyecek olanlar bu durumla karşılaşmış ve karşılaşacaklardır. Zülfü Livaneli'ye eşlik eden martı barkovizyonu tabi ki bu hayale çok etkisi olmuştur.
Kısaca kadrodan bahsetmek gerekirse, oyuncular tek kelimeyle harikalar. Leyla Hanım'ı canlandıran Celile Toyon o kadar tatlı o kadar asil gözüküyor ki gözleri dolduğunda bende onunla üzüldüm güldüğünde ben de onunla gülebildim. Aynı zamanda Roxy yada Rukiye karakterini canlandıran Ayça Varlıer harika bir oyunculuk sergilemiş. Harika bir sesi var. Televizyonda izlediğimde normal demiştim fakat canlı performansı tek kelime ile harikaydı.
Son cümlelerimle beraber, izlemeye ve okumaya değer bu eserin damağınızda bırakacağı o lezzet tartışılmaz, mutlaka zaman ayırmanız gereken bir eser olarak düşünüyorum.
Saygılarımla....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder